29 Oca 2011

Aşk Üstüne Bile Bile

Aşk konusunda ahkam kesmek ne haddime?!

Aşk konusunda bildiğim tek şey varsa; aşkın göreceli olduğudur. Aşk; en sevdiğin çiçek kokusu gibi, en çok giydiğin renk gibi, ne bileyim, sigarayı tutuşun gibi sana mahsustur! Sen olmazsan, aşk da olmaz. Aşk olmazsa, sen de olmazsın ya... Neyse.

Aşk acı verir, doğrudur. Acı verir çünkü dünyanın, evrenle ilişkisi ne kadar karmaşıksa; insanın, aşkla ilişkisi de öyledir. İnsanın, dünyada varoluşu nasıl uçsuz bucaksızsa; aşk da öyledir işte.

İnsan oğlunun dünyası ve de doğasıdır aşk.

Dedim ya; aşkla aşık atacak ne cesarete sahibim, ne de hadde... Yine de hani yapmamanız gerektiği halde yaparsınız size zarar olanı; söylersiniz ya söylememeniz gereken sözleri... Aşk hakkında iki kelam etmek de öyle işte, bile bile...

En çok sevdiğin filmin, en çok etkilendiğin sahnesini O'nunla hayalinde canlandırmaktır aşk.
En çok sevdiğin şarkıda, ilan-ı aşk ettiğini tahayyül etmektir.
En çok sevdiğin yemeği O'nun elinden yemek,
En çok sevdiğin şiiri okumak kulağına.
En çok sevdiğin kişiyi görmektir, nereye bakarsan bak, karşında...

Aşk...
Güzeldir be?

5 Oca 2011

Empati

Tabi burada Adam Fawer'ın aynı isimli kitabındaki gibi bir his paylaşımından söz etmiyorum.

İnsanın kendisini, karşısındaki insanın yerine koymasından, olayları onun açısından anlamaya çalışmasından bahsediyorum. Gavurlar "Try walking in my shoes" derler ya hani, o biçim bir duygudan...

Karşındaki insanı anlayabilme yeteneğinden...

Vakti zamanında farkında olunmadığından, ya da kelime icat olmadığından belki, empatiden bahsedilmemiş insan erdemleri sıralanırken. Ne büyük hata! Halbuki savaşları bitirebilecek bir duygudur empati. Birini teselli ederken sık sık başvurduğumuz yalanların temelidir; "Seni çok iyi anlıyorum."

Biri sizi teselli ederken, ya da etmeye çalışırken diyelim, gerçekten sizi anladığına inanır mısınız? Yoksa "Yaşamadan bilemezsin" mi dersiniz? Eğer empati yeteneği gelişmiş bir insansa, kendisini sizin şartlarınız altında, sizin içinde bulunduğunuz konumda canlandırabiliyorsa yani, aynı durumu yaşamadan da anlayabilir sizi, emin olun.

Empati kurduğunuzda; bir katili, bir deliyi ve de bir kediyi bile anlayabilirsiniz. 

Karşınızdakiyle taraf olmak yahut olmamakla alakası yoktur durumun. Mesele, sadece onun ne düşündüğünü ve daha da önemlisi neden öyle düşündüğünü anlayabilmektir. Bunu başardığınız zaman, daha az öfkelenir, daha az üzülür, daha az kırar ve kırılırsınız...

Kimisi doğuştan yeteneklidir bu konuda, kimisi sonradan öğrenir; kırıla kırıla ya da kıra kıra...

Kimisi de payını alamaz empatiden, hiç anlamaz karşısındakini, hiç anlamaya çalışmaz.. Kırar da kırar; ta ki parçalar kırılamayacak kadar küçülene dek..

Siz hangi gruptansınız?